Cuma, Aralık 21, 2007

TV lerde Bayram Programları!

Açtık TV yi film seyredelim diye... Zaplıyoruz yine. Bulduk bi film seyredelim. Adı Döngel Karhanesi...

Abiler bulacaklarya sermaye kendilerine filmde. Düşüyorlar yollara, taa İstanbul'a. Güzelim İstanbulda neresi biliyor musunuz durakları!

Gözümün nuru, devleti a'liye nin kalbi Sultan Ahmet... Nasıl yandı canım. Nasıl yandı içim. Vah bize vah bize
.
İHH İnsani Yardım Vakfı

Seviyorum bu adamları. Çok güzel işler yapıyorlar. Bizi en güzel şekliyle anlatmaya çalışıyorlar. Medeniyetlerin beşiği olmuş ve dünyaya sayısız güzellikler katmış -ama ne yazıkki son zamanlarda uyuyan- bu milleti tekrar şaha kaldırmaya çalışıyorlar.

Ne güzel sloganlar buluyorlar. Ne güzel sözler söylüyorlar. İşte bak;

Kurban Yoksula Derman, Yer yüzüne Bayram Olsun... Amin.

Salı, Kasım 13, 2007

Turistlere Sultan Ahmet' i anlatırken...

Kapına kadar gelmiş. Ağzının içine bakıyor hayretle. Ama sen daha hala ona taştan direkten bahsediyorsun. Biraz da maneviyat ekleyelim, onlara en güzel dini anlatalım, bu fırsat ele geçmez demeliyiz.

Nedir minber, nedir mihrab, insanlar neden burada?

Sath-ı arz bir mescid (dünya bir mescid), Mekke bir mihrap (imamın en önde durduğu yer), Medine bir minber (Cumalarda ve bayram namazlarında imamın insanlara hitap ettiği yer) ; o burhan-ı bâhir olan Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm bütün ehl-i imana imam (mihrabda, en önde, insanlığın lideri), bütün insanlara hatip, bütün enbiyaya reis, bütün evliyaya seyyid, bütün enbiya ve evliyadan mürekkep bir halka-i zikrin serzâkiri...

Bu sözün sahibi büyük üstad nasıl bir ruh halinde, nasıl bir sevgiyle, nasıl bir hasretle yazmış... Taşın toprağın, koca sutunların arasından nasıl sıyrılmış...
Nedir bu Cuma ve Bayram namazları?

Geçenlerde Cuma namazında Eyüp Sultan'daydım. Nasıl bir yer nasıl bir atmosfer bilmeyenimiz yoktur kanımca. Bir an kapıldım o büyüye ve hayalimi genişleteyim dedim. Hani sayfamız Uçuk Fikirler Sayfası ya! Hakikaten de hayalime ben bile hayret ettim. Ama bu hayal saf bana ait değil. Bu büyük üstadın kitaplarında örnek verdiği bir paragraftan alıntı. Hani bunu da haber vereyim de daha sonra intihal davaları yaşamayalım!

Evet, yüce Allah' a biz boşuna yüce demiyoruz. Gerçekten de, bu kainatı kudreti altında tuttuğu gibi, bu küçük dünyamızı da her an ibadet eder vaziyette tutuyor. Nasıl mı? Biz İslambol' da cuma anında alnımız secdedeyken bizden önce bu anı yaşayan Şam' da da insanlar alınlarını yerden kaldırıyorlardı. Bizden sonra alnı yere değecek olan Bosnadakiler de beklemedelerdi. Bu nasıl bir güç ve kudret, nasıl bir ilim nasıl bir....... sınırı yok arkadaşlar.

Benim gibi hayrete düşenler, işte burada yazın siz de...

Pazartesi, Kasım 05, 2007

Ben de ABD' nin PKK yı desteklediğine inananlardanım...


Evet arkadaşlar, bence de bu rezilleri sevgili dostlarımız (!) besliyorlar. Garip ama gerçek. Artık zaman, kendi içimizde barışık olmak ve birbirimize güvenmek zamanıdır.

Perşembe, Eylül 06, 2007

CHP 84 Yaşında?

Bu gün trafikte giderken bir bilboard da yukardaki sloganı gördüm. Aklıma neler gelmedi ki? :)

Evet CHP 84 yaşında ve yaşlı, sağır, kör ve huysuz. Artık siz gerisini getirin.

Bir de başka bir bilboardda yeni nesil CHP cilerin reklamları vardı. Hedef İktidar diyorlar. Bence hedef Halk Partisi olmak demelilerdi. Halkın partisi olmadan iktidar olamazsınız. Sanırım bu ince ayrıntının onlar da farkında değiller ve CHP nin başına gelirlerse eskilerden bir farkları olmayacak.

Siz ne dersiniz?

Perşembe, Ağustos 30, 2007

Gül' üm Benim...

Türk demokrasisi açısından çok önemli bir mihenk taşı yerine oturmuştur artık. Çağdaş, modern, demokratik ve laik devletimizin devamı açısından çok önemli bir gelişme olarak karşımızda durmaktadır. Allah Gül' ü ve Gülü sevenleri mahcup etmesin.

Bizler de onun mahcup olmaması için dualarımızla ona yardım edelim. Fakat unutmayalım hatalarını ondan gizlemek ona iyilik değildir.

Cumartesi, Haziran 16, 2007

'Hitabet'

Nejat Muallimoğlu' nun Hitabet adlı eserini okuyorum. Kitap 7. baskısını yapmış. Bir zaman SİDAP olarak kendisini Merter İş Adamları Derneğinin konferans salonunda dinleme imkanımız olmuştu. Değerli bir insan olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Sizler de okumak istersiniz diye yazdım. Buyrun...
Hekimoğlu İsmail,

Zaman gazetesinde sayın Ömer Okçu' nun bir mülakatını okudum.
Önemli tespitlerde bulunmuş. Beni oldukça etkiledi. Belki siz de okursunuz diye linkini aşağıya ekledim. Büyüklerin sözüne söz eklemeye gerek yok. İşte aslı orada...

http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=552316
Kitlesel refkles içersinde bireysel refleksimi gösteriyor ve 22 Temmuz' u bekliyorum...

Şu ana kadar her Türk vatandaşı gibi son yaşanan olaylarla ilgili olarak kendime yeterince haksızlık ediyordum. Fakat aklıma büyüklerimin bir sözü geldi. O yüzden sadece yapabileceğim ve benim kontrolümde olan kısmı kadar kendimi sorumlu tutacağım. O da şu;

Nasıl olsa bir tane oyum var. İkincisi yok. Onun da rengi belli. Ozaman zamanı gelince gider atarım sandığa. Zaten sonuç da belli. O günün sabahına kadar da merakla beklememe gerek yok.

Benim gibi sakin ve kendinden emin, aynı kitleye mensup diğer arkadaşlarımın da Kitlesel olarak 22 Temmuz hakkında aynı görüşe sahip olduklarına inanıyorum.


Yeter söz milletin!

Perşembe, Nisan 26, 2007

Bir musabakadan geliyorum...

Jimnastik klubu ile bahçe sporun kupa musabakasını seyrettim. Fena canım sıkkın.
Evvela;

Ben de orada olup o kalabalıkla beraber sabaha kadar ortadaki kırmızılı için sövmek isterdim. Bu kadar mı hatalı bu kadar mı taraflı maç yönetilir! Maçı maç olmaktan çıkarıp boks a çeviren tamamen kendisidir.

Saniyen;
Jimnastikçilerden biri -kel kafalı olan- bu maçta kesinlikle 120 dk oynamamalıydı! Yaptığı hiç bir hareket bir sporcuya yakışan hareket değildi. Kırmızlının onu atmaması ise bence bu musabakada yapılan en bariz hatadır.

Salisen;
Bir söz de Zippo ya söylemek lazım. Derhal gitsin buralardan!

Daha söyleyecek çok şey var da... Bu kadar yeter...

Çarşamba, Nisan 18, 2007

Halk mazlumken mahsun olmazlardı...

Bu sözü trafikte radyodan dinledim. İnanılmaz bir söz. Söyleyecek veya ekleyecek hiç birşey yok ya da ben bulamadım. Varsa diyecek birşeyiniz yazın...

Salı, Nisan 10, 2007

Adliyeden Mektup Var...

Arabamın teybini çalan genç hırsız hakkında kamu mahkemesi açılmış. Polis abiler zamanında parmak izini almışlardı. Oradan hırsızı bulmuşlar ve mahkemeye çıkarmışlar.

Hakim sormuş,

- Neden yaptın?

El cevap,

- Ben yapmadım.

- Peki parmak izleri ne olacak?

- Ben yapmadım ve parmak izimin orada nasıl çıktığını da bilmiyorum!

Hakim gereğini düşünmüş ve iki yıl hapis cezası ile cezalandırmış.

Çarşamba, Nisan 04, 2007

Polonezköy ve fahiş fiyatlar

Hafta sonu gezisi için atladık motora gittik Polonez'e. Bir yerde çay içtik tanesi 1 lira. Bişi demedik yemek vakti geldi girelim bişiler yiyelim dedik ve meydandaki bir yere koştuk. Oturduk servis açacaklar menu ve fiyatları getirdiler. Ne yiyelim diye bakınırken bu fiyatlar ne anam! diye bakmaya başladık. Baktık olacak gibi değil kalktık. Kardeş bir karışık ızgaranın fiyatı 20 lira, bir gözleme 6 lira, bir pilav 5 lira. İşte sen anla...

Ver elini oradan Beykoz a... Bir yer bulduk ki Polonezdekine 10 basar. Yedik içtik ödedik 26 lira.

Sadece kesemize değil zevkimize ve verdiği tada göre çok daha başarılı...

Pazar, Mart 18, 2007

İthal ayakkabı fabrika satış mağazası

Arkadaşlar bu başlık İstanbul' da bir dükkanın adı. Ayakkabılar hem ithaller hem de İstanbul daki fabrika satış mağazasında satılıyorlar. İsteyen de gidip alıyor ithal fiyatına yerliyi. :)

İsteyenler olursa kayışdağına doğru çıksınlar...

Çarşamba, Ocak 10, 2007

Sevgili Blog um kusura bakma yazamıyorum. Çünkü çok yoğunum...

Sevgili blog.
Bu günlerde inanılmaz yoğunum. Sana yazamıyorum. Fakat bu kadar yoğunluk arasında bile karşılaştığım olaylar ile ilgili olarak aklıma gelenler oluyor. Keşke imkanım olsa hemen yazabilsem diyorum ama... Başta fizik kuralları buna imkan vermiyor.
Sonrasında ise telefonun ucundaki çok değerli müşterilerim....