Cuma, Temmuz 11, 2008

Olay Budur! (Moral FM de kulağıma çalındı :))
Benim gibi ömrünün ikindisinde ve kafası kumda olan fanilerin dikkatine,
Öğle Namazı Vakit öğle. Gün ortası. Dünya telaşındasın. İşler yoğun. Yarım kalmış ne kadar iş var! Sanki sensiz yürümüyor hiçbir şey. Sanki sen olmasan işler hep yarım kalacak, belki hiç başlamayacak.
Ne kadar çok vazgeçilmezin var! Ne kadar vazgeçilmezsin!

Oysa dünya seni pek umursamıyor. Sessizce akıp gitmede sonsuz uzayda.. Telaşlarına inat uzakta bir kelebek yavaş yavaş kozasından çıkmada. Ötelerde bir insan son nefesini vermekte sessizce.. Bir bebek ilk kez gülümsemekte annesine.

Vakit öğle… O kadar gürültü var ki ortalıkta.. Kalbinin sesini duyamıyorsun bile. Ruhunun sonsuza uzanan emellerine kör olmak üzeresin. Telaşların arasından sıyrıl, ruhuna yer ayır. Ebedî sükûnete hazırla kendini. Kalbini sonsuzluğa bitiştir. Alnını secdeye değdir. Şimdi öğle namazı vakti!

İkindi Namazı Vakit ikindi. Gün ihtiyarladı. Güneş solgun rengini bırakıyor güller üstüne. Zaman ırmağı ikindinin çağlayanından dökülüyor şimdi. Ayrılığı söylüyor hece hece. Hüzün renkli bulutlar sardı göğü.
Güneşin saltanatı bitmek üzere. Zevale doğru akıyor ışıklar.

Hatırla ki, sen de bir ömrün ikindisine yürüyorsun. Tenin soluyor. Gözlerinin feri çekiliyor. Yüzünü bu dünyadan çevirmeye hazırlıyorsun. Öbür kıyısındasın artık hayat nehrinin. Bundan sonra vaadi yok sana zamanın. Yokuş aşağı akıyor kalbin.

Vakit ikindi. Kalbini kanatıyor kuru gül yaprakları. Tutunacak dal arıyor gibisin zamana karşı. Zamanın hükmü ağırlaşıyor üzerinde. Gün daha kısa geliyor artık. “Yemin olsun ki ikindi vaktine. Hüsrandadır insan.” Şimdi anlıyorsun. Çünkü, yokuş aşağı akıyorsun. Dalından kopuyorsun. Hoyrat bir rüzgâr artık zaman. Geriye kalan ancak iman.

Şimdi ikindi vakti. Secdeye koy alnını. Eğil Zamanın Sahibinin önünde. O’na konuş; dualarını fısılda. Sonsuzluğa tutun hece hece.

Pazar, Temmuz 06, 2008

Sevgili Karıma,

http://sedakuzlu.blogspot.com adresinde artık kendisi. Lezzetli yemekler, eğlenceli dakikalar geçirmek isteyenler için geliştirecek kendisini. Her defasında
her yerde Mengenli olduğunu göğsünü kabartarak söyleyen biri olarak böyle bir eşim olduğuna çok mutlu oluyorum. Bakın daha ne güzel şeyler çıkaracak ortaya
göreceksiniz. Belki Mengen' in prensesi olur. Zaten gönlümün prensesi. Ruhumun aynası. Fedakar ve cefakar.
Temmuz yağmuru

Sabah ezanında yağmur sesleri. Temmuz ayında. Arkasından kuş sesleri. Şimdi ise tekne sesleri... Yazılmaz mı buralarda? Ne gelirse aklına yaz. Yaz ki, yarım
düşünen beynin, yetmeyen kelime dağarcığın, konuşamayan dilin gelişsin, parmakların beyninin bir dokusu olsun... İfadelerin netleşsin. Belki kendini bulursun
bu satırlarda.
Savaş Özer

Hep çekirdek olarak kalmak daha çekici geliyor bana bazen. Ama her canlı gibi büyüyüp kemale ermek gibi bir engellenemez yapımız da var. Şahıslar gibi,
şirketlerin de yaşadığı bir durumdur bu aslında. Biz şirketimizi kurduğumuzda, iki genç ve azimli arkadaştık. Daha sonra aramıza katılan her arkadaşımız,
bizim için bu kurulan ailenin en değerli parçaları oldular. Hep çekirdek olarak baktık kadromuza. Hep en değerli insanlarla çalıştığımıza inandık. Bir gün
geldi aramızdan bir yıldızımız kaydı. Ne olduğunu anlamadan. O zaman gözlerimiz açıldı aklımız başımıza geldi. Bu değerli arkadaşımız artık hiç sevmediği bir
futbol takımının tam karşısında bir firmaya yerleşti. Bundan sonra hayatının geri kalanını orada geçirirken bizim de kalbimizde devamlı olarak bir yere sahip
olacak.
Sevgili değerli kardeşimiz, eşin ve çocuklarınla mutlu ve sağlıklı yıllar diliyoruz sana. Biz seni unutmayacağız sen de bizi unutma.
Memecan ve bir diyalog


Önceleri İslamcı dediniz mi irtica derlerdi. Nasıl yan yana koyabiliyorlarsa bu iki kelimeyi bir araya artık. Ama artık farkına varıldı ki aslında şimdiye
kadar söyledikleri gibi değil bu işler. Artık İslamcılar çok daha demokrat, çok daha akılcı, çok daha azimli, çok daha çağdaş ve inanılmaz şekilde çok daha
küreselci (her zamanki gibi)...
Nereden çıkarıyorum bunları... Çok basit bir örnek olsun size;
Salih Memecan! Kendisi her zaman olduğu gibi daha doğrusu kimsenin bilmediği gibi çok uzun zamandır demokrat. Son zamanlardaki olaylara, karikatürle verdiği
cevaplar ise karikatürü bize biraz daha yaklaştıran değerli bir insan. Artık kendisi İslamcı birisi (Belki gerçek hayatta değildir. Önemi yok.)
Ne demek istiyorum. Geçen bir görüşmede ismi geçti. Diyaloğun diğer tarafı, Salih Memecan hakkında 'artık o İslamcı' tabirini kullandı. Yani çizdi üzerini.
Artık onun yeri bizim aramız değil havasında... Tamam biz Memecan' ı alırız aramıza demokratlar olarak siz üzülmeyin. Ama bir gerçek var artık. Artık İslamcı
olmak, bu düzene karşı çıkmak, daha fazla demokrat olmak, daha hırslı olmak vs. gibi güzel hasletlerle anılıyor. Artık eski günlere dönüyoruz arkadaşlar.
Şişirin yelkenleri, asılın küreklere, dingin, sulh dolu limanlara giriyoruz.
Aşk ve biz

Aklın, kalbin önüne geçtiği, gözlerin aklın önüne geçtiği bu zamanda biz aşkı gerçekten yaşıyor muyuz? Sanmıyorum... Aşk bizim gibi topraktan uzak, Rabbinden
uzak, çağın kirli manyetik frekansları arasında sıkışmış, asyalı mı avrupalı mı olduğuna (akıl mı duygular mı) karar veremeyen iskeletli et yığınlarının
hangi dalına konsun ki?
Ne yapalım arkadaşlar, deveyi yardan düşüren bir tutam ot! Bizim gibi değerli, ayakları dünyada ama gönlü ahirette olan ve çok değerli olan yaratıkların bir
an önce bu önemsiz dünyanın önemsiz anlarından sıyrılması ve Tarık Tufan' ın söylediği gibi birer Hirası olması lazım. Olsun ki, girelim dünyanın rahmine
açalım oradan bir kapı ahiretimize.